🎃 Kadının Islamdaki Yeri Ve Önemi Vaaz

Ülkemizdeki durum ne derseniz, onu anlamanız için TÜİK verilerine bakmanız yeterli. 2017 yılı TÜİK verilerine göre kadın istihdam oranı ülkemizde yüzde 29,3’lerde. Bu demek oluyor ki her 100 kadından yaklaşık 70’i üretime, iş gücüne katılmıyor. Katılsa da bunu “invisible labor”, yani “görünmez emek” denen Peygamberin sünnetinde her iki durum ayrıntılı olarak ele alınmıştır. Bu öğretileri gerektiği şekilde yerine getirdiğimiz takdirde Allah’ın bize emaneti olan çevreye karşı tutumuzda yanlışlık yapmamış oluruz. Şimdi bunları kısaca ele alalım: Çevre temizliği. Yüce Allah, çevreyi insanın hizmetine vermiştir. Tablo7 Türkiye’ de Sahip Olunan Çocuk Sayısı ve Yıllara ait Kadının İşgücüne Katılma Oranı (2006-2014) Tablo 8. Medeni Duruma ve Yaşa Göre Kadının İşgücüne Katılım Oranı (1988-2013) Tablo 9. 28 Avrupa Ülkesine Ait Eğitim ve Yıllara Göre Kadının İşgücüne Katılım Oranı (2002-2014) islamda kadının yeri vaaz. 2017 SOHBETLERİ MÜLAKATLARI. İslam’da Kadının Yeri, Değeri ve Önemi Özel Mülâkâtı Hristiyanliktakadın, kadin, kadının yeri hristiyanlarda kadına baskı, pavlusun düşüncesi incilde kadın kadınlar yahudilik ve kadının değeri, kadinin degeri Tanrı kadını değersizmi yarattı ikinci sınıfmı İslam dininin özü olan Alevilikte ise kadının yeri son derece önemlidir. Bu önemin kaynağı şüphesiz Kuran’ı Kerim ve Ehl-i Beyt öğretisidir. Kuran’ı Kerim de kadının yerinin önemi ayetlerde açıkça belirtilmiş onların ne denli önemli olduğu Nisa (Kadınlar) suresi İslam da dinin kadını önemsediğinin açıkça Karşılıklıbir takım hukuk ve vazifeleri kabul ederek erkek ve kadının, kendi iradeleriyle birbirlerine karşı bir taahhütte bulunmalarıdır. Nikahın Önemi: Nikâh, kadın için, kadınlık duygu, istidat ve meziyetlerinin karşı cinsine tahsîs edilmesidir. Bu da hanımın, hanımlık vakar ve haysiyetinin muhafazasıdır. Erkek 20 Aralık 2010 Pazartesi. Toplumumuzun büyük bir çoğunluğunu müslümanların oluşturduğu ülkemizde,kadının islamdaki yerini incelemek istedim bu hafta.Aşağıdaki video bütün islam ülkerinde ve Türkiye'de kadının yerini çok iyi bir şekilde anlatmış, bu yüzden paylaşmak istedim.Aslında biraz da Türkiye' de İslam kadınlara karşı iyi davranmayı, şiddetten uzak durmayı, tatlı ve yumuşak dille konuşmayı emretmektedir. Kadınlar konusunda çok hassas olan sevgili peygamberimizin yaptığı şu uyarıları insanlık âleminin dikkatle dinleyip gereğini yerine getirmesi günümüzün gözü yaşlı birçok kadınını rahatlatacaktır: oby2s. Islamda Kadının Yeri ve Önemi 1 Kullanıcı Müslüman kadın nasıl olmalıdır, Islamiyette kadının yeri nedir? tüm soruların cevapları bu bölümdedir. Sabit konu Bu alanda sadece önemli ve dikkate alınması gereken sabit konular listelenir Sabit Sabit Sabit Sabit Normal konu Bu alanda sadece normal konular listelenir Anket Bu forumu görüntüleyen kişiler Toplam 2 Kullanıcı 0, Ziyaretçi 2 Güzel Kurani kerimimizde geçen kadınlar ile ilgili ayetler. Kuranda geçen kadınlar ile ilgili ayetler tarafmizca seçilip otomatik listelenmekte. Kuranda kadınlar ile alakali tahmini 80 ayet geçiyor 235 - Dedik ki "Ey Âdem, sen ve eşin cennette oturun, ikiniz de ondan dilediğiniz yerde bol bol yeyin, fakat şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz." 249 - Hem hatırlayın ki bir zaman sizi Firavun ailesinden de kurtardık, onlar size azabın en kötüsünü reva görüyor, oğullarınızı boğazlıyor, kadınlarınızı sağ bırakıyorlardı. Ve bunda size Rabbiniz tarafından büyük bir imtihan vardı. 2187 - Oruç gecesi kadınlarınıza yaklaşmanız, size helâl kılındı. Onlar,sizin için bir örtü, siz de onlar için bir örtü durumundasınız. Allah, nefsinize güvenemeyeceğinizi bildiği için müracaatınızı kabul buyurdu ve sizi bağışladı. Şimdi onlara yaklaşın ve Allah'ın sizler için yazdığını isteyin. Ta fecrin beyaz ipliği siyah iplikden size seçilinceye kadar yiyin, için. Sonra da ertesi geceye kadar orucu tam tutun. Bununla beraber siz mescitlerde îtikaf halinde iken onlara yaklaşmayın. Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır, sakın onlara yaklaşmayın. Allah, âyetlerini insanlara böyle açıklıyor ki sakınıp korunsunlar. 2197 - Hac, bilinen aylardadır. Her kim o aylarda hacca başlayıp kendisine farz ederse; artık hacda kadına yaklaşmak, günah işlemek ve kavga etmek yoktur. Siz hayırdan ne işlerseniz, Allah onu bilir. Kendinize azık ki azıkların en hayırlısı Allah korkusudur. Ey akıl sahipleri! Benden korkun! 2222 - Ey Muhammed! Sana kadınların ay başı halinden de soruyorlar. De ki O bir eziyettir Onun için ay başı halinde oldukları zaman kadınlardan çekilin ve temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın. İyice temizlendikleri zaman ise Allah'ın emrettiği yerden onlara varın, yaklaşın Şüphesiz ki Allah çok tövbe edenleri de sever, çok temizlenenleri de sever. 2223 - Kadınlarınız, sizin için bir tarladır. O halde tarlanıza dilediğiniz gibi varın ve kendiniz için ileriye hazırlık yapın. Allah'tan korkun ve bilin ki siz mutlaka O'nun huzuruna varacaksınız. Ey Muhammed, müminleri müjdele! 2226 - Kadınlarından îlâ edenler onlara yaklaşmamaya yemin edenler için dört ay beklemek vardır. Eğer bu yeminlerinden dönerlerse, şüphesiz ki Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. 2227 - Yok eğer boşamaya karar vermişlerse, şüphesiz ki Allah söylediklerini işitir, kurduklarını bilir. 2228 - Boşanan kadınlar, kendi kendilerine üç adet süresi beklerler ve Allah'ın rahimlerinde yarattığını gizlemeleri, kendilerine helâl olmaz. Eğer Allah'a ve ahiret gününe inanıyorlarsa gizlemezler. Kocaları da, barışmak istedikleri takdirde o süre içersinde onları geri almaya daha layıktırlar. O kadınların, üzerlerindeki meşru hak gibi, kendilerinin de hakları vardır. Yalnız erkekler için, onların üzerinde bir derece vardır. Allah çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. 2229 - Boşamak talak iki defadır. Ondan sonrası ya iyilikle tutmak veya güzellikle salmaktır. Onlara verdiklerinizden bir şey almanız da size helâl olmaz. Ancak Allah'ın çizdiği hudutta duramayacaklarından korkmaları başka. Eğer siz de bunların, Allah'ın çizdiği hudutta duramayacaklarından korkarsanız, kadının, ayrılmak için hakkından vazgeçmesinde artık ikisine de günah yoktur. İşte bunlar, Allah'ın çizdiği hudududur. Sakın bunları aşmayın, Her kim Allah'ın hududunu aşarsa, işte onlar zalimlerdir. 2230 - Eğer kadını bir daha boşarsa, bundan sonra artık başka bir kocaya varıncaya kadar ona helâl olmaz. Eğer ikinci koca da onu boşarsa, Allah'ın hududunu sağlam tutacaklarını ümid ettikleri takdirde öncekilerin birbirlerine dönmelerinde her ikisine de günah yoktur. İşte bunlar, Allah'ın tayin ettiği hudududur. Bunları, bilen bir kavim için açıklıyor. 2231 - Kadınları boşadığınız zaman iddetlerini bitirdiklerinde, artık kendilerini ya iyilikle tutun veya güzellikle salın. Yoksa haklarına tecavüz için zararlarına olarak onları tutmayın. Her kim bunu yaparsa nefsine zulmetmiş olur. Sakın Allah'ın âyetlerini alay konusu edinmeyin, Allah'ın üzerinizdeki nimetini, size kendisiyle öğüt vermek üzere indirdiği kitap ve hikmeti hatırlayıp, düşünün. Hem Allah'tan korkun ve bilin ki Allah her şeyi bilir. 2232 - Kadınları boşadığınız zaman iddetlerini bitirdiklerinde, aralarında meşru bir şekilde rızalaştıkları takdirde, kendilerini kocalarıyla nikâhlanacaklar diye sıkıştırıp, engellemeyin. İşte bu, içinizden Allah'a ve ahiret gününe iman edenlere verilen bir öğüttür. Bu, sizin hakkınızda daha hayırlı ve daha nezihtir. Allah bilir, siz bilemezsiniz. 2233 - Anneler, çocuklarını, emzirmenin tamamlanmasını isteyenler için tam iki yıl emzirirler. Çocuk kendisine ait olan babaya da emzirenlerin yiyecekleri ve giyecekleri geleneklere uygun olarak bir borçtur. Bununla beraber herkes ancak gücüne göre mükellef olur. Çocuğu sebebiyle bir anne de, çocuğu sebebiyle bir baba da zarara sokulmasın. Varise düşen de yine aynı borçtur. Eğer ana ve baba birbirleriyle istişare edip, her ikisinin de rızasıyla çocuğu memeden ayırmak isterlerse kendilerine bir günah yoktur. Eğer çocuklarınızı başkalarına emzirtmek isterseniz vereceğinizi güzel güzel verdikten sonra bunda da size bir günah yoktur. Bununla beraber Allah'tan korkun ve bilin ki, Allah yaptıklarınızı görür. 2234 - İçinizden vefat edip de geride eşler bırakan kimselerin hanımları, kendi başlarına dört ay on gün beklerler. İddet bekleme sürelerini bitirdikleri zaman, artık kendileri hakkında meşru bir şekilde yapacakları hareketten size bir günah yoktur. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır. 2235 - Böyle kadınlara evlenme isteğinizi üstü kapalı biçimde çıtlatmanızda veya gönlünüzde tutmanızda size bir vebal yoktur. Allah biliyor ki siz onları mutlaka anacaksınız. Fakat meşru bir söz söylemekten başka bir şekilde kendileriyle gizlice sözleşmeyin. Farz olan iddet sona erinceye kadar da nikâh akdine azmetmeyin kesin karar vermeyin. Bilin ki Allah gönlünüzdekini bilir. Öyle ise O'nun azabından sakının. Yine bilin ki Allah çok bağışlayıcıdır, çok yumuşaktır. 2236 - Eğer kadınları, kendilerine dokunmadan veya onlara bir mehir takdir etmeden boşarsanız bunda size bir vebal yoktur. Şu kadar ki onlara mal verip faydalandırın. Eli geniş olan hâline göre, eli dar olan da haline göre ve güzellikle faydalandırmalıdır. Bu, iyilik yapanlar üzerine bir borçtur. 2237 - Eğer onları, kendilerine dokunmadan önce boşar ve mehri de kesmiş bulunursanız, o zaman borç, o kestiğiniz miktarın yarısıdır. Ancak kadınlar veya nikâh akdini elinde bulunduran kimse bağışlarsa başka. Ey erkekler! sizin bağışlamanız ise takvaya daha yakındır. Aranızdaki fazileti unutmayın şüphesiz ki Allah, her ne yaparsanız hakkiyle görür. 2240 - İçinizden hanımlarını geride bırakarak vefat edecek olanlar, eşleri için senesine kadar evlerinden çıkarılmaksızın kendilerine yetecek bir malı vasiyet ederler. Bununla birlikte eğer kendileri çıkarlarsa, kendi haklarında yaptıkları meşru bir hareketten dolayı size bir sorumluluk yoktur. Allah çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. 2241 - Boşanmış kadınlar için de meşru ve geleneğe uygun şekilde bir meta'intifa hakkı vardır ki verilmesi, Allah'tan korkanlar üzerine bir borçtur. 335 - İmran'ın karısı "Rabbim, karnımdakini tam hür olarak sana adadım, benden kabul buyur, şüphesiz sen işitensin, bilensin." demişti. 336 - Onu doğurunca -Allah onun ne doğurduğunu bilip dururken- şöyle dedi "Rabbim, onu kız doğurdum; erkek, kız gibi değildir. Ona Meryem adını verdim. Onu ve soyunu koğulmuş şeytanın şerrinden sana ısmarlıyorum". 337 - Bunun üzerine Rabbi onu güzel bir şekilde kabul buyurdu ve onu güzel bir bitki gibi yetiştirdi ve Zekeriyya'nın himayesine verdi. Zekeriyya ne zaman kızın bulunduğu mihraba girse, onun yanında yeni bir yiyecek bulurdu. "Meryem! Bu sana nereden geldi?" deyince, o da "Bu, Allah katındandır." derdi. Şüphesiz Allah, dilediğine hesapsız rızık verir. 342 - Hani melekler "Ey Meryem! Allah seni seçti, seni tertemiz yarattı ve seni dünya kadınlarına üstün kıldı. 343 - Ey Meryem! Rabbine divan dur ve secdeye kapan ve rüku' edenlerle beraber rüku' et" demişlerdi. 344 - İşte bu, sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Yoksa "Meryem'i kim himayesine alıp koruyacak?" diye kalemlerini kur'a için atarlarken sen yanlarında değildin. Bu hususta Tartışırlarken de yanlarında bulunmadın. 347 - Meryem "Ey Rabbim, bana bir beşer dokunmamışken benim nasıl çocuğum olur?" dedi. Allah "Öyle ama, Allah dilediğini yaratır, bir şeyin olmasını dilediğinde ona sadece 'ol!' der, o da hemen oluverir." dedi. 361 - Sana gerekli bilgi geldikten sonra artık kim bu konuda seninle tartışacak olursa, de ki "Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım, sonra da lanetleşelim; Allah'ın lanetinin yalancılara olmasını dileyelim". 41 - Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan eşini yaratıp ikisinden bir çok erkekler ve kadınlar üreten Rabbinizden korkun; kendi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'dan ve akrabalık bağlarını kırmaktan sakının. Şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözeticidir. 43 - Eğer öksüz kızlarla evlendiğinizde onlara karşı adaletli davranamamaktan korkarsanız, hoşunuza giden diğer kadınlardan iki, üç ve dörde kadar evlenebilirsiniz. Eğer adaleti gözetmemekten korkarsanız, o zaman bir tane ile veya elinizin altındakiyle sahip olduğunuz câriye ile yetinin. Doğruluktan ayrılmamak için bu daha elverişlidir. 44 - Kadınlara mehirlerini gönül hoşluğuyla verin. Eğer onlar gönül rızasıyla size bir şey bağışlarlarsa onu afiyetle yiyin. 47 - Ana, baba ve akrabaların miras olarak bıraktıklarında erkeklerin hissesi vardır. Kadınların da ana, baba ve akrabaların bıraktıklarında hisseleri vardır. Bunlar, az olsun çok olsun, farz kılınmış bir hissedir. 411 - Allah size evlatlarınızın miras taksimini şöyle emrediyor Çocuklarınızda, erkeğe iki kadın payı kadar, eğer hepsi kadın olmak üzere ikiden de fazla iseler, bunlara mirasın üçte ikisi ve eğer bir tek kadın ise o zaman ona malın yarısı vardır. Eğer ölen, ana ve baba ile birlikte çocuklar da bırakmışsa ana babanın her birine ölenin terekesinden altıda bir; şâyet ölenin çocuğu yok da, mirasçı olarak ana ve babası kalmışsa, ananın payı üçte birdir. Eğer ölenin kardeşleri varsa terekenin altıda biri ananındır. Bu paylar, ölenin borçları ödenip, vasiyeti de yerine getirildikten sonra hak sahiplerine verilir. Baba ve çocuklardan, hangisinin size fayda bakımından daha yakın olduğunu, siz bilmezsiniz. Bütün bunlar Allah tarafından farz kılınmıştır. Şüphesiz Allah alîmdir, hakîmdir. 412 - Eğer hanımlarınızın çocukları yoksa, bıraktıkları mirasın yarısı sizindir. Şâyet bir çocukları varsa o zaman mirasın dörtte biri sizindir. Bu paylar, ölenin vasiyeti yerine getirildikten ve varsa, borcu ödendikten sonra verilir. Eğer siz çocuk bırakmadan ölürseniz, geriye bıraktığınız mirasın dörtte biri hanımlarınızındır. Şâyet çocuklarınız varsa o zaman bıraktığınız mirasın sekizde biri hanımlarınızındır. Bu paylar, yaptığınız vasiyetler yerine getirilip ve varsa borcunuz ödendikten sonra verilir. Eğer ölen bir erkek veya kadının çocuğu ve babası bulunmadığı halde kelâle olarak yan koldan mirasına konuluyor ve kendisinin bir erkek veya kızkardeşi bulunuyorsa, bunlardan herbirinin miras payı terekenin altıda biridir. Eğer mevcut olan kardeşler bundan daha çok iseler, bu takdirde kardeşler mirasın üçte birini zarara uğratılmaksızın aralarında eşit olarak taksim ederler. Bu paylar ölenin vasiyeti yerine getirilip ve varsa borcu ödendikten sonra verilir. Bunlar, Allah tarafından bir emirdir. Allah her şeyi bilen ve yarattıklarına çok yumuşak davranandır. 415 - Kadınlarınızdan zina edenlere karşı, içinizden dört şahit getirin. Eğer onlar, şahitlik yaparlarsa, bu kadınları, ölüm alıp götürünceye kadar veya Allah onlara bir çıkış yolu açıncaya kadar evlerde hapsedin. 419 - Ey iman edenler! Kadınlara zorla varis olmanız size helal değildir. Verdiğiniz mehrin bir kısmını kurtaracaksınız diye, onları sıkıştırmanız da helal değildir. Ancak açık bir hayasızlık yapmış olurlarsa başka. Onlarla iyi geçinin. Eğer kendilerinden hoşlanmadınızsa, olabilir ki, siz bir şeyden hoşlanmasanız da Allah onda bir çok hayır takdir etmiş bulunur. 420 - Eğer bir eşi bırakıp da yerine diğer bir eş almak isterseniz, öncekine yüklerle mehir vermiş de bulunsanız, ondan bir şey geri almayın. O malı bir iftira ve açık bir günah isnadı yaparak geri alır mısınız? 421 - Birbirinizle kaynaşıp başbaşa kalmışken ve onlar sizden kuvvetli bir teminat almışken verdiğinizi nasıl geri alabilirsiniz? 422 - Cahiliye devrinde geçenler müstesna, babalarınızın nikahladığı kadınlarla evlenmeyiniz. Şüphe yok ki o, pek çirkindi, iğrenç idi, o ne fena bir âdetti. 423 - Size şunları nikahlamak haram kılındı Anneleriniz, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek ve kız kardeşlerinizin kızları, sizi emziren süt anneleriniz, süt kızkardeşleriniz ve karılarınızın anneleri, ve kendileri ile zifafa girdiğiniz kadınlarınızdan olan ve evlerinizde bulunan üvey kızlarınız. Eğer üvey kızlarınızın anneleri ile zifafa girmemişseniz onlarla evlenmenizde size bir günah yoktur. Sulbünüzden gelen öz oğullarınızın hanımları ile evlenmeniz ve iki kız kardeşi birlikte nikahlamanız da haramdır. Ancak cahiliyyet devrinde geçen geçmiştir. Şüphesiz ki Allah gafur çok bağışlayıcı ve çok merhamet edicidir. 424 - Bir de harb esiri olarak sahibi bulunduğunuz cariyeler müstesna, evli kadınlarla evlenmeniz de size haram kılındı. Bütün bunlar Allah'ın üzerinize farz kıldığı hükümlerdir. Bunların dışında kalanlar ise iffetli olarak zina etmeksizin mallarınızla mehir vermek suretiyle evlenmek istemeniz size helal kılındı. O halde onlardan nikah ile faydalanmanıza karşılık mehirlerini kendilerine verin ki, bu farzdır. O mehri takdir edip kesinleştirdikten sonra birbirinizi razı etmenizde bir mahzur yoktur. Şüphesiz ki Allah her şeyi çok iyi bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. 425 - Sizden her kim hür mümin kadınları nikah edecek bir zenginliğe gücü yetmiyorsa, ona da ellerinizin altındaki mümin cariyelerinizden efendilerinin rızası ile nikahlamak var. Allah sizin imanınızı daha iyi bilir. Siz birbirinizdensiniz. O halde sahiplerinin izni ile ve mehirlerini örfe göre vermek suretiyle cariyelerden iffetli olan, zina etmeyen, dost da edinmeyenlerle evlenin. Evlendikten sonra bir fuhuş yaparlarsa, o vakit hür kadınlar hakkında gerekli bulunan cezanın yarısı kendilerine lazım gelir. Bu hükümler, içinizden günah işlemekten korkanlaradır. Sabretmeniz ise, sizin için daha hayırlıdır. Allah Gafûrdur, Rahimdir çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. 432 - Bir de Allah'ın bazınıza, diğerinden fazla verdiği şeyleri temenni etmeyin. Erkeklere hak ettiklerinden bir pay vardır. Kadınlara da kendi kazandıklarından bir pay vardır. İsteklerinizi Allah'ın fazlından ve kereminden isteyin. Gerçekten Allah her şeyi hakkıyla bilendir. 433 - Anne, baba ve akrabaların bıraktıkları her şey için bir mirasçı tayin ettik. Yemin akdiyle mirasçı kıldıklarınızın paylarını da verin. Şüphesiz Allah, her şeye şahittir. 434 - Erkekler, kadın üzerine idareci ve hakimdirler. Çünkü Allah birini cihad, imamet, miras gibi işlerde diğerinden üstün yaratmıştır. Bir de erkekler mallarından aile fertlerine harcamaktadırlar. İyi kadınlar, itaatkar olanlar ve Allah'ın korunmasını emrettiği şeyleri kocalarının bulunmadığı zamanlarda da koruyanlardır. Fenalık ve geçimsizliklerinden korktuğunuz kadınlara gelince Önce kendilerine öğüt verin, yataklarından ayrılın. Bunlar da fayda vermezse dövün. Eğer size itaat ederlerse kendilerini incitmeye başka bir bahane aramayın. Çünkü Allah çok yücedir, çok büyüktür. 435 - Eğer karı-koca arasının açılmasından endişeye düşerseniz bir hakem erkeğin tarafından, bir hakem de kadının ailesinden kendilerine gönderin. Bu arabulucu hakemler gerçekten barıştırmak isterlerse, Allah karı-koca arasındaki dargınlık yerine geçim verir. Şüphesiz ki Allah hakkıyla bilendir, her şeyin aslından haberdardır. 436 - Allah'a ibadet edin ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Sonra anaya, babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, akraba olan komşulara, yakın komşulara, yanında bulunan arkadaşa, yolda kalanlara, sahip olduğunuz kölelere iyilik edin. Şüphesiz Allah, kibirlenen ve övünen kimseyi sevmez. 443 - Ey iman edenler! Sarhoş iken ne söylediğinizi bilinceye kadar namaza yaklaşmayın. Cünüb iken de yolcu olanlar müstesna gusül edinceye kadar namaza yaklaşmayın. Eğer hasta olur, veya yolculukta bulunursanız veyahut biriniz abdest bozmaktan gelince veya cinsî münasebette bulunup, su da bulamazsanız o zaman tertemiz bir toprak ile teyemmüm edin. Niyetle yüzlerinize ve ellerinize sürün. Şüphesiz ki Allah çok affedicidir, çok bağışlayıcıdır. 475 - Hem size ne oluyor ki, Allah yolunda "Ey Rabbimiz! bizleri bu halkı zâlim olan memleketten çıkar, tarafından bizi iyi idare edecek bir sahip ve bize katından bir kurtarıcı gönder" diye yalvarıp duran zayıf ve zavallı erkekler, kadınlar ve çocukların kurtarılması uğrunda savaşa çıkmıyorsunuz? 476 - İman edenler, Allah yolunda savaşırlar. İnkâr edenler de tağut yolunda savaşırlar. O halde siz şeytanın taraftarlarına karşı savaşın. Çünkü şeytanın hilesi zayıftır. 498 - Ancak gerçekten aciz ve zayıf olan, çaresiz kalan ve hicret etmeye yol bulamayan erkekler, kadınlar ve çocuklar hariç... 4124 - Erkek veya kadın, kim mümin olur da güzel amellerden işlerse, işte onlar cennete girerler. Zerre kadar da haksızlığa uğratılmazlar. 4127 - Kadınlar hakkında senden fetva isterler. De ki Onlar hakkındaki fetvayı size Allah veriyor Yazılmış hakları olan mirası kendilerine vermediğiniz ve nikahlanmayı istemediğiniz öksüz kızlar ve zavallı çocuklara ve bir de yetimlere adaletle davranmanız hakkında Kitap'ta size okunan âyetler vardır. Sizin her yaptığınız iyiliği, muhakkak Allah bilir. 4128 - Eğer bir kadın kocasının geçimsizliğinden, yahut kendisinden yüz çevirmesinden endişe ederse, aralarında bir sulh yapmalarında, onlara bir günah yoktur. Sulh hep hayırlıdır. Zaten nefisler kıskançlığa hazırdır. Eğer iyi geçinir ve geçimsizlikten sakınırsanız, şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır. 4129 - Kadınlarınız arasında her yönden adaletli davranmaya ne kadar uğraşsanız buna güç yetiremezsiniz. Bari birisine tamamen kapılıp da diğerini askıya alınmış gibi bırakmayın. Eğer arayı düzeltir ve haksızlıktan korunursanız, şüphesiz Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir. 4130 - Eğer karı-koca birbirlerinden ayrılacak olurlarsa, Allah, onların her birini geniş lutfuyla muhtaç bırakmaz. Allah'ın lutfu geniştir, hikmeti büyüktür. 538 - Hırsızlık eden erkek ve kadının, yaptıklarına karşılık Allah'dan bir ceza olarak ellerini kesin. Allah daima üstündür, hikmet sahibidir. 6100 - Onlar, Allah'a cinlerden de ortak koştular. Halbuki onları yaratan O'dur. Bilgileri olmadan O'na oğullar, kızlar uydurdular. O'nun şânı onların uydurdukları sıfatlardan münezzeh ve yücedir. 6101 - Gökleri ve yeri yoktan var eden O'dur. Eşi de olmadığı halde, nasıl olur da çocuğu olur? Her şeyi yaratan O'dur. Ve O, herşeyi bilendir. 6139 - Dediler ki "Bu hayvanların karınlarındakiler sadece erkeklerimize ait olup kadınlarımıza haramdır". Eğer ölü doğarsa o zaman hepsi onda ortaktır. Bu nitelemelerinden dolayı Allah onların cezasını verecektir. Çünkü O hikmet sahibidir, her şeyi bilendir. 781 - Çünkü siz kadınları bırakıp da şehvetle erkeklere gidiyorsunuz. Belki de siz haddi aşan bir kavimsiniz. 7127 - Firavun kavminin ileri gelenleri dediler ki "Seni ve ilâhlarını terketsinler de yeryüzünde fesat çıkarsınlar diye mi Musa'yı ve kavmini serbest bırakacaksın?" Firavun da dedi ki "Onların oğullarını öldüreceğiz, kızlarını sağ bırakacağız ve onlar üzerinde kahredici bir üstünlüğe sahibiz." 7141 - Hani sizi, Firavun sülâlesinin elinden kurtardığımız zaman, hatırlasanıza, size azabın kötüsünü yapıyorlardı; oğullarınızı öldürüyorlar, kızlarınızı sağ bırakıyorlardı. Bunda sizin için Rabbiniz tarafından büyük imtihan vardı. 7189 - Sizi bir tek nefisten yaratan, onunla sükûnet bulsun diye eşini de ondan yaratan Allah'tır. O, eşini kucaklayıp sarılınca ona yaklaşınca, eşi hafif bir yük yüklendi hâmile kaldı. Bir müddet böyle geçti, derken yükü ağırlaştı. O vakit ikisi birden Rableri olan Allah'a şöyle dua ettiler "Eğer bize salih bir evlat verirsen, biz muhakkak şükredenlerden olacağız." 924 - Onlara de ki; eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, kadınlarınız, akrabalarınız, kabileniz, elde ettiğiniz mallar, kesada uğramasından korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız evler ve meskenler, size Allah ve Resulünden ve Allah yolunda cihaddan daha sevimli ise, artık Allah'ın emri gelinceye kadar bekleyin. Allah böyle fasıklar topluluğuna hidayet nasip etmez. 967 - Münafıkların erkekleri de kadınları da birbirlerine benzerler. Kötülüğü emreder, iyilikten sakındırırlar ve Allah yolunda harcamaktan ellerini sıkı tutarlar. Allah'ı unuttular da, Allah da onları unuttu. Gerçekten de münafıklar hep fâsık kimselerdir. 968 - Allah, erkek kadın bütün münafıklara ve bütün kâfirlere cehennem ateşini ebedî olarak vaad buyurdu. O ateş onlara yeter. Allah onlara lânet etmiştir. Onlara bitmez tükenmez bir azap vardır. 971 - Erkek ve kadın bütün müminler birbirlerinin dostları ve velileridirler. İyiliği emrederler, kötülükten vazgeçirirler, namazı kılarlar, zekâtı verirler, Allah'a ve Resulüne itaat ederler. İşte bunları Allah rahmetiyle yarlığayacaktır. Çünkü Allah azîzdir, hakîmdir. 972 - Allah mümin erkeklere ve mümin kadınlara, altlarından ırmaklar akan cennetler vaad buyurdu. Orada ebedi kalacaklardır. Hem de Adn cennetlerinde hoş meskenler vaad etmiştir. Allah'ın rızası ise hepsinden büyüktür. İşte asıl büyük kurtuluş da budur. 1171 - İbrahim'in karısı ayakta duruyordu bunun üzerine yüzü güldü. Ona İshak'ı ve İshak'ın arkasından da Ya'kub'u müjdeledik. 1172 - "Vay başıma gelene!" dedi, "Ben bir kocakarıyım, kocam da yaşlı bir adam. Bu gerçekten çok tuhaf bir şey!" 1221 - Onu satın alan Mısırlı, eşine dedi ki "Buna güzel bak. Bize faydalı olabilir, ya da evlat ediniriz." Yusuf'u böylece oraya yerleştirdik. Ona rüyaların tabirini de öğrettik. Allah emrinde galiptir. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler. 1223 - Derken, evinde bulunduğu hanım, onun nefsinden murad alıp yararlanmak istedi. Kapıları kilitledi ve "Haydi beri gel!" dedi. Yusuf "Allah'a sığınırım! Muhakkak ki, o kocan, benim efendim, bana çok güzel baktı. Doğrusu zalimler hiç iflah olmazlar" dedi. 1224 - O hanım, ona gerçekten niyeti bozmuştu. Eğer Rabbinin burhanını görmese idi. Yusuf da ona özenip gitmişti. Aslında ondan fuhşu ve fenalığı uzak tutalım diye böyle olmuştu. Çünkü o bizim ihlasa erdirilmiş kullarımızdan biriydi. 1225 - İkisi de kapıya koştular. Hanım, onun gömleğini arkadan yırttı. Ve kapının yanında hanımın efendisiyle karşı karşıya geldiler. Hanım hemen dedi ki "Senin eşine fenalık yapmak isteyenin cezası, zindana atılmaktan veya acı bir azaba uğratılmaktan başka ne olabilir?" 1226 - Yusuf "kendisi benden yararlanmak istedi" dedi. Hanımın akrabasından biri de şöyle şahitlik etti "Eğer gömleği önden yırtılmış ise hanım doğru söylemiştir, o zaman bu, yalancılardandır." 1227 - "Yok eğer gömleği arkadan yırtılmış ise hanım yalan söylemiştir, o zaman bu doğru söyleyenlerdendir." 1228 - Ne zaman ki, gömleğin arkadan yırtılmış olduğunu gördü, o zaman dedi ki "Bu iş, siz kadınların tuzağındandır. Gerçekten de sizin tuzağınız çok büyüktür". 1229 - "Yusuf! Sakın sen bundan bahsetme! Kadın! Sen de günahından dolayı istiğfar et. Sen gerçekten günahkarlardan oldun". 1230 - Şehirde bazı kadınlar da "Azizin karısı, delikanlısından murad almaya kalkmış, sevgi yüreğini yakıp kavuruyormuş, görüyoruz ki, kadın çıldırmış besbelli..." dediler. Kadınların İslam dininde ayrı bir yerleri ve mevkileri vardır. Onları erkeklerden aynı çizgiden ayıran birtakım hususiyetler ile vazifeleri olması beni “İslam’da Kadının Yeri ve Önemi” başlıklı yazı yazmaya sevk kadınların İslam medeniyetinin teşekkülünde oynadıkları roller inkâr edilemez boyutta ve gelecek nesillerin sahih bir çizgide yer almasının temelini oluşturdukları için bu haftaki satırların konuğu kadınların İslam yolundaki say-u gayretleri olacaktır. Kadınla beraber Annelik makamına da eşlik edecek olan bu yazının, ümmet kadınlarının dirilişinde bir fayda hâsıl ederse amacımıza ulaşmış olacak ve gençlerin İslam kimliğiyle/ahlakıyla tanışmasındaki tüm engellerin ortadan kalkmasına bir nebze de olsun yardımcı olacaktır 571 yılında Hz. Muhammed Sav vasıtasıyla Mekke’de kendini gösterince, kadınlara ayrı bir ehemmiyet göstermiş ve onların varlığına/kemaline işaret eden çok sayıda beyan buyurmuştur. Özel hallerinden, toplumsal hayatlarına dair pek çok ayetleri ilan eden Kur’an, o zamana kadar toplumda ikinci sınıf muamelesine tabi tutulan kadınlara diriliş solukları taşımıştır. İslam’la beraber kadınların asli misyonu ortaya çıkmış ve ümmetin pek çok galibiyetinde dolaylı olarak rol oynamışlardır. Sadakatleri ve sağlam inançlarıyla toplum nesillerinin bel kemiği olmuşlar ve İslam’ın sancaktarlığına soyunan gençlerin yetişmesinde büyük bir görev icra etmişlerdir. Kadınlar İslam demenin yasak olduğu Mekke sokaklarında kapı kapı dolaşıp hemcinslerine Kur’an’ı öğretmişler ve ev merkezli diriliş vizyonlarını başlatarak Allah’ın yaratmış olduğu dünyaya Allah’ın nizamını hüsnü gayretleriyle ilan etmişlerdir. İslam’ın nurunu ve talimatlarını kadınlık şuuruyla omuzlarında yükleyen İslam’ın kızları, Mekke sokaklarında cesaret ve cesametiyle vahyin ışığıyla kararmış kalplere aydınlık, körelmiş gözlere basiret ve pranga vurulmuş akıllara Kur’an ve Sünnet ile müdahale etmiştir. Hz Muhammedin öğrenciler olan İslam’ın kızları Din-i Mübin’e olan hizmetlerin yanında evlatlarına olan annelik görevini de ihmal etmemiş ve fıtri olan sorumluluklarına sadakat gösterip ileride Mekke’yi fetheden ordunun yetişmesinde büyük bir inkılap Ümmetin Kızları! Sizler kulluk davasına girdiğiniz bu yolda eğer Allah Resulü zamanındaki sahabi kadınları örnek alır, onların yaşantısını hayatınıza aktarırsanız kulluk şuurunda zirvelerde dolaşacak ve Peygamberimizin tebliğ ettiği bu dinin yardımcıları olacaksınız. Bu din/medeniyet sadece erkeklerin gayretleriyle değil, sizlerin ahlak üzere yetiştirdiğiniz nesillerin olağanüstü gayretleriyle ikame edildi. Bu yolda durmak yok. Sizler evlerinizin içinde büyüyen evlatlarınızı dışarı ki hayata Allah’ın rızasına uygun Salih kişiler olarak yetiştirecek ve bu yolda mesai mefhumu gözetmeyeceksiniz. Sahabi kadınlardan biri “Ya Rasulallah bizler de erkekler gibi Allah yolunda savaşmak istiyoruz. Bizler de erkeklerin cihat meydanlarında şehit düştüğü gibi şehit olmak istiyoruz” dediğinde Efendimiz sahabi olan kadın şahsında tüm kadınlara hitaben; sizler evinizde insanlara Allah’ın kitabını öğretiyorsunuz. Şayet bu uğurda ölürseniz sizlerde cihad meydanlarındaki şehadet mükâfatına benzer müjdeye kavuşursunuz Ömer zamanında dört oğlunu savaşta şehit veren anne Hz Hansa “Beni oğullarımın şehadetleriyle şereflendiren Allah’a hamdolsun. Yüce Rabbim beni de onlarla beraber rahmetinin gölgesinde yetiştirsin!” diye dualarda bulunmuştur. Anne olan Hz Hansa’daki bu teslimiyet Mekke’nin soysuzlarına karşı adeta manevi bir meydan okuyuştu. Efendimizin güzide arkadaşları olan sahabileri yetiştiren anneler, canı pahasına Allah-ü Ekber diyerek evlatlarını İslam’ın neferleri kılmışlardı. Onları, bin bir zorlukla göğüs gerdiği Mekke zalimlerine karşı ayakta tutan şey Allah Resülüne olan sadakatleri ve Allah’a olan teslimiyetleriydi. Tesettür ayeti inince Mekke sokaklarında olan kimi sahabi kadınlar evlerine kadar başörtüsüz gitmemek için üzerlerindeki fazlaca elbiselerin bir parçasını yırtarak başlarını kapatmışlar ve bu dine olan samimiyetlerini bir an olsun sekteye uğratmamışlardı. Aynı şekilde “Artık içkiden vazgeçtiniz değil mi?” ayeti nazil olunca sahabi kadınların yetiştirdiği evlatlar, evlerindeki içki dolu fıçıları Mekke sokaklarına dökmüşler ve işittik ve itaat ettik diyerek kalplerinde olan imanlarını bu şekilde Anneler ve Anne adayları! Sizler yukarıda misallerini zikrettiğim sahabi kadınların hayatlarını örnek alınız. Evlatlarınıza Allah ve Peygamber sevgisini aşılayınız. Çocuklarınıza 7 ila 10 yaşlarına geldiğinde önce Kur’an-ı daha sonra da namazı öğretiniz. Sizler evlatlarınızı Allah korkusuyla ve Peygamber sevgisiyle yetiştirirseniz emin olun ki bu milletin kaderi ileride değişecek ve masivadan dünya maveraya ahiret uzanan köprüler inşa edeceksiniz. Rabbim bu yolda sizlere aşk ve samimiyet versin. Rabbim sizlere Âlem-i İslam’ın davasına sahip çıkacak evlatlar yetiştirebilmeyi nasip eylesinÂMİN

kadının islamdaki yeri ve önemi vaaz