🎾 Iman Esasları Ile Ilgili Hadisler
İmanve İslam’ın Fazileti ile ilgili Hadisler. Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdular: “Kim Allah’tan başka ilah olmadığına Allah’ın bir ve şeriksiz olduğuna ve Muhammed’in onun kulu ve Resulü (elçisi) olduğuna, keza Hz. İsa’nın da Allah’ın kulu ve elçisi olup, Hz.
a Allah’a iman etmemek, b) Yoksulu doyurmaya teşvik etmemek. [12] Yukarıdaki âyetlerde, inanan-inanmayan herkesin ahiretteki durumu veciz bir şekilde ortaya konulmaktadır. Mü’min için müjde, münkir için korkularla dolu olan ahiret hayatına inanmak, insanın dünya hayatını düzene sokan en büyük etkendir.
akaidi imaniye: iman esasları Aleyhissalâtü Vesselâm: Allah’ın salât ve selâmı onun üzerine olsun Âl-i Beyt/Ehl-i Beyt: Hz. Peygamberin (a.s.m.) ev halkı bilbedâhe: açık bir şekilde burhan: sağlam ve güçlü delil cerh etmek: çürütmek cihet: taraf, yön dâvâ: iddia din-i İslâm: İslâm dini ednâ: en basit, en küçük
anlamlarınagelmektedir. İman etmekle eş anlamlıdır. İtikad esasları ise: "İslam dininde kesinlikle inanılan ve inanılan hususlarda şüpheye yer vermeden doğru kabul edilen değerler" anlamına gelir. Yine bu kelimelerle ilgili diğer bir terim de "akîde"dir. Çoğulu, "akâid"tir.
İman333 yoldur. Bu yollardan birine girip şehâdetle Allah'a ulaşan, cennete girer. (İhya C.1 S. 1013) 49. Mü'min’in kalbi Rahman olan Allahü Teâlâ’nın iki parmağı arasındadır. (İhya C.1 S. 257) 50. Kalbinde zerre kadar îmanı olan cehennemden çıkar. (İhya C.1 S. 304)
Mezheplere Göre İmanın Yeri. İman Allah’a ve peygambere inanmak ve onlara iman etmek anlamında kullanılan bir sözcüktür. İman mezheplere göre farklı anlamlar barındırıyor olabilir. Bu tamamen hayat görüşü ve imanın derecesi ile ilgili bir durumdur. Bazı mezhepler imanı amel ile birlikte zikrettikleri için ibadet etmeyen
Ravi: Süfyan İbnu Abdillah es-Sakafi. Tanım: Ey Allah’ın Resulü, bana İslam hakkında öyle bir bilgi ver ki, bana yetsin ve sizden başka kimseye İslam’dan sormaya hacet bırakmasın dedim. Şu cevabı verdi: “Allah’a inandım de, sonra da doğru ol” buyurdu. Kaynak: Müslim, İman 62, (38) Hadis No : 0025.
Nefis Yüce Allah ile ilgili olarak kullanılınca “zât” ma- nasını ifade etmektedir. Kur’ân-ı Kerîm’in altı ayrı yerinde nefis kelimesi Allah’ın zâtı olarak zikredilmiştir. Âl-i İmrân sûresinin 28 ve 30. âyetlerinde nefis “zât” anlamına gelmektedir: “Allah kendi- sine karşı sizi sakındırıyor.”
l3EShUD. Anasayfa Galeri İslam İslami açıdan aile hayatının esasları Ayet ve hadisler ışığında aile... İslami açıdan aile hayatının esasları Ayet ve hadisler ışığında aile... İnsan, ihtiyaçlarını karşılayabilmek adına toplu yaşama gereksinimi duyan bir varlıktır. Bir toplumu oluşturan en temel yapıtaşı ise ailedir. Aile, İslam dini ile yeniden tanımlanan ve yapılanan bir kurumdur. İslam'ın tebliği ile birlikte aileyi korumaya ilişkin sorumluluklar, emir ve yasaklar belirlenmiş; Peygamber Efendimiz, başta kendi yaşamı olmak üzere müminlere aile hayatı konusunda örnek olmuştur. Peki, aile reisi olarak Resul-i Ekrem'in aile bireylerine davranışı nasıldır? İslam'ın evlilik ve boşanmaya dair hükümleri nelerdir? Aile üyelerinin birbirlerine karşı sorumlulukları ayet ve hadislerde nasıl zikredilmiştir? Giriş Tarihi 1815 Güncelleme Tarihi 1208 Sesli dinlemek için tıklayınız. En basit haliyle "toplumun en küçük yapıtaşı" olarak tanımladığımız aile, akrabalık ilişkisiyle birbirlerine bağlanan fertlerin bir araya getirdiği topluluğu ifade eder. 💠 🔸 Geniş aile ve çekirdek aile olarak ikiye ayrılan ailenin yapısı, baba hâkimiyetinin merkezi olduğu durumda ataerkil, anne hâkimiyetinin egemen olması durumunda ise anaerkil olarak adlandırılır. 🔸 Aile, tarih boyunca önemini koruyan, insanların toplumu oluşturmalarında başat rol oynayan bir kurumdur. 🔸 İslam'dan önceki topluluklarda aile, hem sosyal hem de sahip olunan din anlayışının bir unsuruydu. Muhafaza edilmesi gereken, yeni nesillere geleneklerin ve ibadetin aktarımını üstlenen bir yapıya sahipti. İSLAM'DAN ÖNCE TÜRKLERDE AİLE ANLAYIŞI 🔸 İslam'dan önce Türklerdeki aile anlayışı, Yahudilik, Hristiyanlık, Roma ve Arap toplumlarında olduğu gibi ataerkil bir yapıdaydı. 🔸 Ancak bu yapı Yahudi ve Roma toplumunda olduğu gibi aile reisine geniş yetki veren, eş ve çocukları bir mülkiyet ilişkisi ile babaya bağlamazdı. x 🔊 İlahiyatçı Dr. Hüseyin Karapınar'ın anlatımıyla "Aile Hayatı" konulu podcasti dinlemek için tıklayın. 2 10 İSLAM’DA AİLE NASIL TANIMLANIR? İslam'da aile, Hristiyanlık'ta olduğu gibi tamamen dinî bir kurum değildir. İslam aile birliğine büyük önem vermiş ve insanların aile kurmaları, ayet ve hadislerle teşvik edilmiştir. 💠 🔸 Aile hem kişinin huzur bulduğu bir ortam hem de neslin devamı için bir vesile olarak görülmüş; kişiyi dinen günah sayılan çeşitli kötülüklerden de alıkoyan bir araç olarak ele alınmıştır. İSLAM'I DİĞER TOPLULUKLARDAN AYIRAN AİLE YAPISI 🔸 Birçok toplumda olduğu gibi İslam aile yapısı da ataerkildir. Ancak bu yapı, Yahudilik, Roma ya da eski Arap toplumlarında olandan farklı bir yapıdadır. Zira aile reisinin fertler üzerindeki yetkisi, diğer toplumlara kıyasla son derece sınırlıdır. 🔸 Bir aile reisi olarak babanın, çocuklarının şahısları ve mal varlıkları üzerinde onların yararıyla sınırlı bir velâyet hakkı vardır. 🔸 Diğer topluluklarda olduğu gibi çocuklarını satmak, onların hayat ve ölümleriyle ilgili karar vermek gibi yetkiler İslam'da yoktur. Yine eski Arap toplumunda yaygın olan kız çocuklarını öldürme âdeti İslam'da yasaklanmıştır. 🔸 Kocanın karısı üzerindeki yetkileri de aile birliğini devam ettirme esasına yöneliktir ve bununla sınırlıdır. 3 10 İSLAM’IN KADINA BAKIŞ AÇISI İslam'ın kadına bakış açısı, diğer dinlere göre oldukça farklıdır. Hristiyanlık, Hz. Âdem'in cennetten çıkarılışını Hz. Havva ve onun şahsında tüm kadınlara yüklerken; Kur'an-ı Kerim, Hz. Âdem'i aldatan ve cennetten çıkmasına neden olanı Hz. Havva olarak değil "şeytan" olarak belirtmiştir. 💠 🔸 Bu nedenle İslam'da kadın, ilk günahın vebalini taşımamakta; din ve topluluk nazarındaki durumu da bu anlayış üzerinden şekillenmektedir. 🔸 İslam'da kadın, kocası karşısında bağımsız bir kişiliğe sahiptir ve iktisadi anlamda da ondan bağımsızdır; İslam hukukunda, karı ve kocanın mal varlıkları birbirinden ayrıdır ve kadın, kendi mal varlığında dilediği şekilde tasarruf edebilir, bunun için kocasının rızasına muhtaç değildir. x 📕 Hadisler ışığında İslam'da kadının yeri ve önemi 🔸 İslam'da kadın, erkekler gibi mirasa ehildir ve bu mallar üzerinde kocasının bir müdahalesi söz konusu değildir. 🔸 İslam belli bir dereceye kadar kan, süt ve sıhrî hısımlarla evlenme yasağı koyarak bir aile egzogamisi uygulamıştır. "Anneleriniz, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeşin kızları, kız kardeşin kızları, sizi emziren anneleriniz, sütbacılarınız, eşlerinizin anneleri, kendileriyle birleştiğiniz eşlerinizden olup evlerinizde bulunan üvey kızlarınız size haram kılındı. Eğer onlarla birleşmiş değilseniz nikâh ortadan kalktığında kızlarını almanızda size bir sakınca yoktur. Kendi sulbünüzden olan oğullarınızın eşleri ve iki kız kardeşi birden almak da size haram kılındı; ancak geçen geçmiştir, Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir." x 📕 Nisâ suresinin 23. ayetinin tefsiri için tıklayın. 4 10 AİLE REİSİ OLARAK PEYGAMBER EFENDİMİZ Peygamber Efendimizin sav aile reisi olarak tutumu ve ailesine yönelik davranışları, kıyamete kadar bütün insanlar için eşsiz bir örnek teşkil eder. 💠 🔸 Allah Resulünün sav uyguladığı ilke ve prensipler, tüm zamanlarda önemini ve işlevini kaybetmeden varlığını sürdürmüştür. 🔸 Hayatın her alanında olduğu gibi aile konusunda ve aile içi ilişkilerde de Peygamber Efendimizin sav davranış şekilleri, Müslümanlara rehberlik eder. 🔸 Allah'ın evrensel emirleri, Peygamber Efendimizin sav hayatında pratiğe dönüşerek insanlara canlı modeller oluşturur. "Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en hayırlı olanınızdır. Ben de aileme karşı en hayırlı olanınızım." Tirmizî, Mencikıb, 63 🔸 Aile kurmak, hem İslam'ın bir buyruğu hem de Peygamber Efendimizin sav bir sünnetidir. Allah Resulü, "evlenmeyeceğim" diyen bir sahabeye "Her kim benim sünnetimden yüz çevirirse, benden değildir" buyurmuştur. x 🔍 Bir aile reisi olarak Hz. Muhammed ve örnek davranışları 🔸 Resul-i Ekrem Efendimizin, Hz. Hatice ile evliliği sık sık kaynaklarda zikredilmektedir. Onların evliliğinde en dikkat çekici husus, yakın bir dostluk ve arkadaşlıktır. Hz. Hatice maddi ve manevi her anlamda Peygamberimizin sav destekçisi olmuş; nübüvvetini sorgusuz sualsiz kabul ederek ilk Müslüman olmuştur. Nitekim Hz. Hatice'nin vefat ettiği yıl, onun ardından amcası Ebu Talib'in de yaşamını yitirdiği ve Peygamber Efendimizin sav sevgili eşi ve amcasının acısı nedeniyle çok üzüldüğü bir yıl olmuş; "hüzün yılı" olarak anılmıştır. 🔸 Peygamber Efendimizin emir ve tavsiyeleri kadar kendi uygulamaları da müminler için örnek olmuştur. Resul-i Ekrem Efendimizin sav aile yaşamına dair hadislerin en güvenilir kaynaklarından biri de Hz. Ayşe'nin naklettikleridir. Nitekim ondan nakledilen bir hadis, Sahih-i Buhârî'de şöyle yer almıştır Hz. Aişe'ye "Hz. Peygamber sav evde ne yapardı?" diye sorduğumda şöyle cevap vermişti "Ailesinin işlerini görür, ezanı duyunca namaz için çıkardı." x Buhârî, Nafakat, 8 5 10 AİLE HAYATI İLE İLGİLİ HADİSLER Sağlıklı bir aile hayatının nasıl olması gerektiği, aile içi ilişkilerin nasıl kurulmasının gerektiği gibi birtakım soruların cevabı, Peygamberimizin hadis-i şeriflerinde Müslümanlara verilmiştir. 💠 Resul-i Ekrem Efendimizin aile hayatına dair hadisleri, Kütüb-i Sitte'de yer almıştır 🔸 "Dikkat edin! Sizin, hanımlarınızın üzerinde hakkınız vardır. Hanımlarınızın da sizin üzerinizde hakkı vardır. Sizin hanımlarınız üzerindeki hakkınız, namuslarını muhafaza etmeleri ve hoşlanmadığınız kimselerin evinize girmesine izin vermemeleridir. Dikkat edin! Hanımlarınızın sizin üzerinizdeki hakkı ise onların giyim ve gıda ihtiyaçlarını güzelce karşılamanızdır." Tirmizî, Radd', 11 🔸 "Kadınlar hakkında Allah'tan korkun. Çünkü siz, anlan Allah'ın emaneti olarak aldınız ve Allah'ın adıyla nikâh kıyıp anlan kendinize helal kıldınız." Müslim, Hac, 147 🔸 "Mümin bir kimse, eşine karşı nefret beslemesin. Çünkü onun bazı huylarından hoşlanmasa da hoşlandığı başka huyları mutlaka vardır." Müslim, Radcı', 61 🔸 "Allah'ın hanım kullarına vurmayın!... Bu gece Muhammed'in eşlerine pek çok kadın geldi. Hepsi de kocalarından şikâyetçiydi. Bu adamlar sizin hayırlılarınız değillerdir." Ebu Davud, Nikâh, 41-4 2 🔸 "Kişinin harcadığı en hayırlı para, ailesi için harcadığı, Allah yolunda cihad için hayvanına harcadığı ve yine Allah yolunda arkadaşları için harcadığı paradır." Müslim, Zekât, 38 🔸 "Bir kişi, sevabını Allah'tan umarak ailesine harcama yaptığında, bu harcama onun için sadaka olur." Buhârî, İman, 41 🔸 "Anne baba cennet kapılarının en ortancasıdır. Bu kapıdan girme fırsatını ister kaçırsın ister yakalarsın." Tirmizî, Birr ve sıla, 3 🔸 "Kim anneyi yavrusundan ayırırsa, Allah da kıyamet günü onu sevdiklerinden ayırır." Tirmizî, Büyû, 52 🔸 "Allah'tan korkun ve çocuklarınız arasında adaletli olun!" Müslim, Hibe, 13 x 🔍 Aile hayatıyla ilgili ufuk açan 35 hadis
İmanın Esasları İmanın Esasları, İmanın Şartları; Allah’a İman Meleklere İman Kitaplara İman Peygamberlere İman Ahirete İman Kadere İman Bir kimsenin mümin olabilmesi için bu altı iman esasının, iman şartlarının tamamına inanması ve iman etmesi gerekmektedir. 1. Allah’a İman; “Yalnız sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz.” Fatiha Suresi 5 2. Meleklere İman; Eğer onlar büyüklük taslarlarsa, bilsinler ki Rabbinin yanında bulunan melekler, gece gündüz hiç usanmadan O’nu tespih ederler. Fussilet Suresi 38 3. Kitaplara İman; Bir müslümanın Allah’ın Peygamberleri aracılığı ile insanlara gönderdiği tüm kitaplara Tevrat, Zebur, İncil, Kuran iman etmesi gerekmektedir. Kuran’ı Kerim indikten sonra diğer bütün kitaplar uygulama sahasından kalkmıştır. 4. Peygamberlere İman; Allah, müminleri içinde bulunduğunuz şu durumda bırakacak değildir, pisi temizden ayıracaktır. Ve Allah sizi gayba vakıf kılacak da değildir. Fakat Allah, peygamberlerinden dilediğini seçip gaybı bildirir. O halde Allah’a ve peygamberlerine iman edin. Eğer iman eder ve günahlardan korunursanız, sizin için büyük bir mükafat vardır. Ali İmran Suresi 179 5. Ahiret Gününe İman; İnsanlardan öylesi vardır ki “Allah’a ve ahiret gününe iman ettik.” derler. Gerçekte iman etmiş değillerdir. Bakara Suresi 8 6. Kadere İman; Gaybın anahtarları Allah’ın yanındadır; başkası onları bilemez. Karada ve denizde ne varsa hepsini O bilir. O’nun bilgisi dışında dalından bir yaprak bile düşmez. O, yerin karanlıkları içindeki bir tek taneyi, yaş ve kuru ne varsa her şeyi bilir. Bütün bunlar, gerçeği tüm netliği ile gösteren apaçık bir kitapta yer almaktadır. Enam Suresi 59 İmanın Esasları, İmanın Şartları – Öyle bir günden sakının ki o gün hiçbir nefis bir başkasının yerine geçmez hiç kimseden fidye kabul edilmez hiç kimseye şefaat fayda vermez ve onlara yardım da edilmez. Bakara Suresi 123 İnternetten Para Kazanma Kariyer Fikirleri - İş Firkirleri Başa dön tuşu
Şu sekiz husus ahirete imanın esasını oluşturur 1. Kul, Münker ve Nekir meleklerinin sorgulamasına inanmalıdır. Bu iki melek, kulu kabirde düzgün olarak oturturlar. Kul, ruh ve bedeniyle birlikte bu suale muhatap olur. Melekler ona tevhid Yüce Allah’ın birliği ve risalet Hz. Muhammed peygamberliği ile ilgili sorular soracaktır. Bu müminin karşılaşacağı son imtihandır. Bu iki melek kabirdeki imtihanı gerçekleştirecek meleklerdir. Bu konuda Allah Ra-sulü rivayetler gelmiştir. Kabir suali ile ilgili hadisler için bkz Buharî, Cenâiz, 51; Müslim, Cennet, 65-77; Ebu Davud, Sünnet, 27 Şu ayet-i kerime de bu manadadır “Allah, inananları dünyada ve ahirette sağlam sözde sabit tutar.” Bu durum Münker ve Nekir’in sorgusu anında olur. Ayet şöyle bitmektedir “Allah, zalimleri saptırır. O, her istediğini yapar.” ibrahim, 27 azabı gerçektir. Bu azap ilahî hikmet ve adalet gereği olup ruh, beden ve nefse birlikte tattırılır. Bu üçü dünyada isyanda birlikte hareket ettikleri için, kabirdeki azapta da birlikte olurlar. Eğer kul kabirde nimet içinde ise, bu nimeti ruh, beden ve nefs birlikte tadarlar. Dünyada taat ve ibadette birlikte oldukları gibi, kabirdeki nimette de birlikte olurlar. Bunlar ahiret hükümleriyle ilgili hususlar olup, Allah’ın kudreti ile meydana gelirler. Bunlar akıl ölçülerine ve dünyada alışılan hale göre olmaz. Allah Tealâ azabı ve nimeti, ruh ve beden birbirinden ayrı iken ikisine birden ulaştırır. Onların ayrı olması buna mani olmaz. Yüce Allah her ikisine de azap veya nimeti ulaştırır, sanki birlikte imiş gibi olurlar. Allah Tealâ’nın kudreti için mesafe, sıralama, uzaklık ve zaman söz konusu değildir. 3. Kul, iki kefesi bulunan, günah ve sevapları tartacak olan Mizan’a amellerin tartılacağı ilahî teraziye iman etmelidir. Mizan, hak, adalet ve hikmetin gereği olup Allah’ın insanlara bir lütfudur. Bir hadiste mizanın gök ile yeri içine alacak büyüklükte olduğu bildirilmiştir. Allah Tealâ’nın kudreti ile ameller onunla tartılacaktır. O gün tam bir adalet uygulanacak ve zerre kadar amel dahi hesaba getirilecektir. Dünyada yaptığı zulüm ile ahirete gelenler kaybedecektir. 4. Mümin, hadislerde anlatıldığı şekilde Sırat’ın hak olduğuna da inanmalıdır. Sırat, hadislerde zikredildiği şekilde kıldan ince ve kılıçtan keskindir. O, cennetliklerin ve cehennemliklerin üzerinden geçecekleri, ayakların kaydığı bir yoldur. Müminlerin ayakları Allah’ın kudretiyle onun üzerinde sabit kalacak, Allah Tealâ onları lütfuyla cennete geçirecektir. Münafıkların ayakları sıratta kayacak ve Allah Tealâ’nın hikmetinin gereği, onlar cehenneme düşeceklerdir. Sırat, Allah’ın izniyle cehennemin üstünde duran bir köprüdür. Onu geçen Allah’ın izniyle cehennemden kurtulacaktır. Orada ayağı kayan ise, Allah’ın hikmeti gereği cehenneme yuvarlanacaktır. 5. Mümin, hesabın yapılacağına ve insanların farklı farklı şekillerde hesaba çekileceklerine de inanmalıdır. Kimi insanların hesabı kolay olacaktır. Kimisinin hesabı çok çetin olacak, inceden inceye hesaba çekilecektir. Kimileri hiç hesaba çekilmeden cennete girecektir. Bunlar mukarrebûndur. Allah katında özel yakınlık elde etmiş velilerdir. Kimisi hesaba çekilmeden cehenneme atılacaklardır; bunlar kâfirlerdir. 6. Mümin, Hz. Peygamber Havz’ına Havuz, pınar iman etmelidir. Müminler cennete girmeden önce ve Sırat’ı geçtikten sonra ondan içeceklerdir. Ondan bir kere içen kimse bir daha ebediyen susamayacaktır. Havz’ın genişliği bir aylık yoldur. Rengi sütten daha beyaz, tadı baldan daha tatlıdır. 7. Mümin, ahirette, cennette Allah Tealâ’yı görmeye de inanmalıdır. Allah Tealâ’nın dilediği şekilde, O’nun zatını perdeleyen perde ve örtüler Allah’ın kudreti, dilemesi, nuru ve rahmetiyle kaldırılacak ve kullar O’nun cemalini seyredeceklerdir. Şu ayeti kerime de bu konuyla ilgilidir “İyi işler yapanlara daha güzeli ve bir de fazlası vardır.” Yunus, 26 Buradaki “daha güzeli” cenneti, “fazlası” ise Allah’ı görmeyi ifade etmektedir. Rasulullah ayeti bu şekilde tefsir etmiştir. Suyutî, ed-Dürrü’l-Mensûr, IV, 358; İbnu Kesir, Tefsir, IV, 1747 8. Mümin, cehennemde cezasını çeken Allah’ın birliğine inanan kimselerin azaptan sonra çıkarılacağına iman etmelidir. Allah’ın rahmeti ve lütfü ile cehennemde hiçbir tevhid ehli kalmayacaktır. Ayrıca günahkâr kimseler için peygamberlerin ve sıddıkların şefaati vardır. Allah’ın izniyle cennetlik olan her mümin için şefaat yetkisi vardır. Peygamberler, sıddıklar, alimler, şehidler ve salih müminlerden her biri, Allah katındaki hatırı ve derecesi ölçüsünde şefaat edeceklerdir. Şefaat ve Allah’ın birliğine iman eden herkesin cehennemden çıkarılacağı konusunda gelen hadislerde ittifak vardır. Bunlar cehennemlik müslümanlar olarak bilinen ve onun en üst tabakasını oluşturan kimselerdir. Onların durumuna şu ayette işaret edilmektedir “İnkâr edenler, keşke müslüman olsaydık, derler.” Hicr,2 Müfessirler bu ayetin tefsirinde şöyle demişlerdir “Allah’ın birliğine inananlar cehennemden çıkarılırken, inkâr edenler böyle söylerler.” İbnu Kesir, Tefsir, IV, 1948 Cehennemde en geriye kalan iman ehlini, Allah rahmetini göstermek için sona bırakır. Hiçbir şefaatçinin şefaat etmediği bu kimseleri Allah Tealâ geniş rahmeti ve ihsanıyla cehennemden çıkarır. Hz. Rasulullah rivayet edilen hadisin manası budur. Bu hususlar, hidayet rehberi Sünnet’in ve ümmetin yolunun belirlediği akaid esaslarıdır. Müminler bu konularda görüş birliği içindedirler. Bu konularda farklı bir görüş ileri süren kimse yoktur. Keramet Haktır Biz, Allah’ın kudretine, O’nun mül-kündeki ayetlerine ve hadis-i şeriflerde zikredilen gayb alemine iman ederiz. Yine, Allah Tealâ’nın velilerine ikram ettiği kerametlere, dostlarının duasını kabul ettiğine, salih sıddık kullarının elinde olağanüstü yollarla kudretini ortaya koyduğuna iman ederiz. Bütün bunlar onların imanını artırmak, yakînlerini sağlamlaştırmak ve kendilerine bir şeref bahşetmek için verilmiştir. Velilerde ortaya çıkan bu şeylerde, peygamberlerin nübüvvetlerini iptal edecek ve onların delillerini zayıflatacak bir durum yoktur. Çünkü veliler, bu işlerin kendilerinden kaynaklandığını söylemiyorlar ve peygamberlerin emrine de aykırı hareket etmiyorlar. Onlar, kendilerinden zuhur eden şeylerin kendi güç ve kuvvetleriyle oluştuğunu iddia etmedikleri gibi, insanları kendilerine de davet etmemişlerdir. Yine onlar, keşif ve kerameti kullanarak kimseye üstünlük sağlamaya çalışmamışlar onu dünya malı toplamak için kullanmamışlardır. Keramet, Allah Tealâ’nın Melekût Alemi’nin sırlarından dilediği şekilde velilerine ihsanıdır. Allah Tealâ, dilediği yerde istediği şekilde gayb aleminden kudretiyle kerameti onlara ihsan etmektedir. Bu onlara özel olarak verilmiş bir nimettir. Bununla Yüce Allah, onlara olan dostluk ve yakınlığını kendilerine ve halka göstermek istemektedir. Keramete ulaşmış veliler, peygamberlere tabi olan, onların sünnetlerine uyan kimselerdir. Allah Tealâ onlara kerameti peygamberlerin ve onlara güzelce uymalarının bereketine vermiştir. Veliler asla peygamber olmadıkları gibi, onların benzerleri de değillerdir. Keramet konusunda Sahabe ve Tabiun’un seçkinlerinden tevatür reddi mümkün olmayacak sayıda kişinin nakletmesi yoluyla pek çok haber gelmiştir. Ahirete imanın esasları Ebu Talib El Mekki Al KAYA
warning Creating default object from empty value in /home/zehirli/domains/ on line 33. Peygambere İman Ahmed Taşgetiren amentü iman iman esasları itaat peygamber efendimiz Peygamber efendimize uymak peygambere itaat peygamberler peygamberlere iman Sünnet tebliğ İslâm âmentüsünün temel umdelerinden birisi de Peygamberlere imandır. İslâm'ın Âmentü çerçevesi, bizzat Allah Teâlâ tarafından Kur'ân'la belirlenmiştir. Nisa Sûresi'nde 6 iman esasından beşi şöyle zikredilir "Ey iman edenler! Allah'a, peygamberine ve indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkar ederse, şüphesiz ki o, derin bir sapıklığa düşmüştür." 1 İslâm akaidine göre temel iman umdelerine, ve bu çerçevede peygamberlere gönülden inanmayan kimse mü'min kabul edilmez. Yine Kur'ân, her iman umdesinin çerçevesini de belirlemiştir, inanç ama nasıl? Peygamber'e imanın çerçevesi nedir? Âyetlerden şöyle bir "peygambere iman" çerçevesi çıkarabiliyoruz * Her kavme kendi içinden, kendi diliyle konuşan, Allah'ın âyetlerini getiren, hidâyet rehberi, müjdeleyen ve inkarcıların karşılaşacağı tehlikeleri haber veren, ilâhî rahmet taşıyan bir insandır peygamber. * Lalettayin değil, Allah elçiliği gibi bir göreve hazırlanmış bir insandır. * İşte bu insanın çağrısına uymakla yükümlüdür insanoğlu. Onun çağrısı Allah'ın çağrısıdır çünkü. Ve o çağrı, insana hayat verecek bir çağrıdır. Devamını oku ALLAH TEÂLA Celle Celaluhu MAHLÛKATINA BENZER Mİ? -II- Allah'a iman Allah'a mekan isnadında bulunmak bozuk itikad Dr. Ebubekir Sifil ehli sünnet itikadı Ehli sünnet mezhebi ehli sünnet vel cemaat iman iman esasları islam Kuran ayetleri mezhebe uymak sapık fikirler sapık fırkalar tevhid tevhid inancı tevil etmek Sevgili Okuyucular Bir önceki sayıda “Allah Tealâ Celle Celâlûhu mahlûkatına benzer mi” sorusuna cevap arayan “ya da cevap veren” yazı dizimizin ilk bölümünde İslâm inancının böyle bir soru karşısında yanılgılar ve kargaşalar içinde kaldığından bahsetmiştik. Yine aynı paragraflar içinde; bu sıkıntıların başka dini inanç sistemlerinden bizlere geçtiğini, özellikle Tabiun döneminde İslâm coğrafyasının bir hayli genişlemesi ve bu genişleme neticesinde yabancı kültürlerle temas sürecinin başlamasıyla arıduru İslâm inancının birtakım yabancı unsurları da bünyesinde yer etme eğiliminin arttığından söz etmiştik. Bununla beraber uzmanlık alanı olmadığı hâlde bazı haber ve hadis nakilcilerinin Kur’an ve sahih hadislerin ince manâlarını kavrayamadıkları, zayıf ve güvenilmez ravilerin naklettiği bazı rivayetlere de aldandıkları için Tevhid inancına aykırılıklar teşkil eden tutumlar sergileyip inanılması caiz olmayan bir kısım hususlara inanç umdesi gibi sarıldıklarından bahsetmiştik. Bu yanılgıların günümüze kadar büyüyerek geldiğini Allah Tealâ’ya bazı sıfatlar yükleyip mekânlar biçmeye kadar uzanan bir yanlış inanç sisteminin halâ bizleri de meşgûl ettiğini, hattâ bazı kesimlerin işi körüklediklerini görmekteyiz. Devamını oku İTİKADÎ BOŞLUK UÇURUMA GÖTÜRÜR amentü Dr. Hüseyin Emin Sert ehli sünnet itikadı ehli sünnet yolu iman iman esasları imanın şartları inanç islamiyet itikad itikad esasları itikadi boşluk itikadı düzeltmek İnandığı gibi yaşamak İtikat, dinin temel inanç değerlerine kalbî bağlılık ve inanmak demektir. İman ve itikat aynı şey olup Allah'tan başka ilah olmadığına, Hz. Muhammed Allah'ın kulu ve elçisi olduğuna şahadet etmekle başlar. İslam dinindeki iman esasları "amentü"de formülize edilmiştir. Müslümanlar, Allah'a, Meleklere, Kitaplara, Peygamberlere, Ahiret Gününe ve Kadere; hayır iyilik ve şerrin kötülük Allah'tan olduğuna inanırlar. Nitekim Rabbimiz; "Sana isabet eden iyilik Allah'tandır, sana isabet eden kötülük de nefsindendir" Nisa, 4/79 buyurur. Yani kötülük, günahın sebebiyledir, ben de onu sana günahın sebebiyle takdir ettim buyurmaktadır. Keza Allah şöyle buyurur "Size isabet eden her musibet, ellerinizle işlediklerinizden dolayıdır." Şura, 42/30. Ayrıca Kuran'ı Kerim ve hadislerde bildirilen bütün gerçekler, beyan edilen hususlar, Müslümanlar için esastır. İnanç değerleri, insan davranışının temelini oluşturur. İnandığınız gibi yaşamazsanız yaşadığınız gibi inanmaya başlarsınız. Bilindiği üzere her insanın temel değerlerini oluşturan, benimsediği hususlar söz konusudur. Temel itikadî konular, aslında bütün ilahi dinlerde aynıdır. Çok az bazı detay noktalarda farklılık vardır. Ancak İslamiyet, en son ve en mükemmel dindir. Bütün dinlerde Allah ve Ahiret inancı, imanın temelini oluşturur. Devamını oku HZ. PEYGAMBER VE O’NA İTTİBA-1 eshab-ı kiramın yolu hadisi şerifler iman iman esasları itaat Kuran'a uymak peygamber efendimiz Peygamber efendimize uymak peygamberimize itaat peygamberlere iman Prof. Dr. Mehmet Soysaldı Resulullahı sevmek Sünnet sünnete tabi olmak sünnete uymak Hz. Peygamber'e iman etmek farzdır. Hz. Peygamber iman etmek İslam'ın erkanından birisi, imanın da şartlarından bir şarttır. Bundan dolayı her müslümanın O'nun Allah tarafından gönderilmiş bir elçi olduğuna şehadet etmesi, O'nun Rabbinden getirdiği her şeyi tasdik etmesi ve O'ndan gelen bütün sözleri ve fiilleri kabul ederek, O'nu hayatında kendisine örnek alması gerekir. Hz. Peygamber'i sevmek, her mümin için en gerekli taatlardan biridir. Zira sevgili Peygamberimiz Buhari ve Müslim'in Enes b. Malik rivayet ettikleri bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmaktadır "Sizden birinize ben, annesinden, babasından, çocuklarından ve bütün insanlardan daha sevimli olmadığım müddetçe tam iman etmiş olamaz."1 Bu zikretmiş olduğum hadis-i şerif başka bir rivayette şöyle nakledilmiştir "Sizden birinize ben, kendi nefsinden, annesinden, babasından, çocuklarından ve bütün insanlardan daha sevimli olmadığım müddetçe tam iman etmiş sayılmaz." Devamını oku PEYGAMBERİMİZ’İ TANIMA VE O’NA İTTİBA -I- amentü iman iman esasları imanın şartları islam itaat Muzaffer Yalçın peygamber efendimiz Peygamber efendimize uymak peygambere itaat peygamberler peygamberlere iman Sünnet sünnet'e bağlılık sünnete tabi olmak Sözlük anlamı olarak iman; kesin olarak inanmak, herhangi bir şeyi kabul edip onaylamak, tasdik etmektir. Terim olarak ise; Allah ve Rasûlü’nün koymuş olduğu hükümlerin kalp ile tasdik edilmesi ve dil ile ikrar edilmesidir.1 İmanın altı şartı vardır. Bunlar; Allah’tan başka ilah olmadığına, O'nun bir olup şeriki ortağı bulunmadığına, meleklerine, kitaplarına, Peygamberlerine, âhiret gününe, kaza ve kadere kesin olarak inanmaktır.2 Görüldüğü üzere imanın altı esasından biri de peygamberlere imandır. Cenâb-ı Hakk, insanlara zatını tanıtıp onları razı olduğu istikamet yoluna hidayet etmek üzere peygamberler göndermiştir. Diğer iman esaslarının tam olarak anlaşılabilmesi, ancak hak ile gönderilen bu peygamberlerin doğru bir şekilde tanınıp bilinmesi ile mümkündür. Peygamber ve peygamberlik, dinin bir unsurudur. Zira bir kimseyi peygamber kılan husus, Allah’tan almış olduğu vahiy ile ortaya konan dini ve o dinin hükümlerini diğer insanlara tebliğ etmektir. Devamını oku Ahiret Gününe İnanmanın Faydaları ahiret ahiret günü ahiret gününe iman Ahiret hayatı ahirete iman ahirete inanmak ceza ve mükafat günü ilahi adalet iman iman esasları kabir mükafat öldükten sonra tekrar dirilmek ölüm sorumluluk duygusu Âhiret gününe inanmak insana sorumluluk duygusu kazandırır. Sorumluluk duygusu taşıyan bir insan davranışlarına dikkat eder. Âhirete inanmak demek; öldükten sonra tekrar dirileceğimize ve dünyada yaptığımız işlerden Allah'ın huzurunda hesap vereceğimize, iyilik yapanların mükâfat göreceklerine, kötülük işleyenlerin cezalandırılacaklarına inanmak demektir. Bu inanç insanı kötülük yapmaktan sakındırır, iyiliğe ve doğruluğa yönelterek ahlâk ve fazilet sahibi yapar. Bu inanca sahip insanlardan meydana gelen bir toplumda hiç kimse başkasına zarar vermez, herkes birbirinin hakkına saygı gösterir, elinden geldiğince iyilik yapar. Bu davranışlar kişiler arasında karşılıklı olarak sevgi ve güven duygularını geliştirir. Âhirete inancı olmayanlar, ölüm anında gerçekleri görecek ve Allah'ın emirlerini yapmak için dünya hayatına geri dönmek isteyeceklerdir. Ancak iş işten geçmiş olduğu için bu istek kabul edilmeyecektir. Devamını oku Ahirete iman etmenin insana kazandırdıkları ahiret ahiret gününe iman ahirete iman amentü cehennem cennet Cennet nimetleri ceza ceza ve mükafat günü hesap günü ilahi adalet iman iman esasları mükafat ölüm sorgu ve sual 1. ÇOCUKLAR Ölüm, çocukların körpe dimağında çok büyük yaralar açar. Ahirete iman olmazsa, çok sevdiği, birlikte oynadığı arkadaşının ölümü çocuğu çok sarsar. Sevdiği arkadaşını toprağın altında böceklerin yediğini, bir daha onu hiç görmeyeceğini düşünür, dehşete kapılır. Annesinin, babasının veya kardeşinin ölümüyle daha da sarsılır. Fakat ahirete iman imdada yetişse, kendisine verilen telkinlerle üzüntü yerine sevinç hisseder. Ahirete iman sayesinde kendisine söylenilen sözlerin tesiriyle şöyle der “Kardeşim veya arkadaşım öldü. Cennetin bir kuşu oldu. Bizden daha iyi yaşar. Orada istediği her yeri uçarak dolaşır, istediği her şeyi yer, içer. Annem öldü, fakat Allah’ın rahmetine gitti. Beni cennette yine kucağına alıp sevecek. Ben de orada sevgili anneceğimi göreceğim.” 2. YAŞLILAR İnsan gençken ölümün genç ihtiyar ayırt etmediğini fazla düşünemeyebilir, kendinden uzak görebilir. Fakat ihtiyarladıkça ölümün habercisi olan beyaz kıllar ve hastalıklar ona her an ölümü hatırlatır. Eğer ahirete iman olmasa, yaşlı birinin durumu, idamlık bir mahkuma benzer. Devamını oku Ehl-i kıble ve ehl-i sünnet olmak için 72 bid'at fırkası 72 dalalet fırkası amel Bidat fırkaları ehli kitap Ehli Sünnet ehli sünnet itikadı günahkarlar iman iman esasları küfre düşmek küfür Müminler müslümanlar sapık fırkalar tevbe Sual Günah işleyen müslümanlara kâfir denir mi, onlara lanet edilir mi? CEVAP Günah işleyen müslümana kâfir denmez. Çünkü Ehl-i sünnete göre, bir insan günah işlemekle kâfir olmaz. Bazı bid'at fırkaları, günah işleyene, kendileri gibi düşünmeyen müslümanlara kâfir demek sapıklığında bulunmuşlardır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki Mümine kâfir diyenin, kendisi kâfir olur. [Buhari] Müslümanım diyen, kelime-i şehadet söyleyen kimseye kâfir denmez. Bir savaşta, kelime-i şehadet getiren birisini öldüren kimseye, Resulullah efendimiz, Kelime-i şehadet söyleyen kimseyi niçin öldürdün? buyurdu. O da, dili ile söylüyordu ama kalbi ile inkâr ediyordu dedi. Kalbini yarıp da baktın mı? diyerek onu tekdir buyurdu. Onun için mümine kâfir demekten, ona lanet etmekten sakınmalıdır! Lanet, sahibine döner. Hadis-i şerifte buyuruldu ki Kul, lanet ettiği zaman, lanet edilen buna müstahak değilse, kendine döner. [Beyheki] Devamını oku İmanda, itikadda tek mezhep vardır dört imamın itikadı Ehl-i sünnet mezhebi Ehli Sünnet ehli sünnet itikadı ehli sünnet vel cemaat eshab-ı kiram Eshab-ı kirama uymak eshab-ı kiramın yolu iman iman esasları islam itikad itikatta mezhep mezhepler Peygamber efendimize uymak Sual İtikadda kaç mezhep vardır? CEVAP İmanda, itikadda tek bir mezhep vardır. Bu mezhep Ehl-i sünnet vel-cemaat mezhebidir. Çünkü İslamiyet, bütün insanlara yalnız bir tek imanı ve itikadı emretmektedir. Bu imanın esaslarını ve nasıl itikad edileceğini, bizzat Peygamber efendimiz aleyhisselam tebliğ etti. İnsanlara, kendilerini ve herşeyi yaratan Allahü teâlâyı haber veren Peygamberimiz, Allahü teâlâya, Onun yarattıklarına ve Onun emir ve yasaklarına imanın nasıl olacağını da bildirdi. Muhammed aleyhisselama ve Onun bildirdiklerine, temiz, dürüst ve hakiki bir iman, ancak Onun bildirdiğini tam ve hiç şüphesiz kabul edip inanmakla, hepsini beğenmekle mümkün olur. Bu hususta çok az, kıl kadar da olsa bir ayrılığın, Ondan ayrılmak olacağı meydandadır. Böyle bir ayrılığa düşenlerin kendilerini haklı çıkarmak için öne sürecekleri dini, siyasi, beşeri, içtimai, fenni.. gibi sebeplerin hiçbir kıymeti yoktur. Çünkü İslamiyet her ne suret ve sebeple olursa olsun, imanda ve itikadda ayrılığa asla izin vermemekte, yasaklamaktadır. Devamını oku Mürted Olmaktan Korkmalı amentü dinden çıkmak iman esasları imansızlık inkarcılar itaatsizlik kafir küfre düşmek küfür mürted mürtedin tevbesi Sual Mürtedlik hakkında kâfi bilgi verir misiniz? CEVAP Müslümanlıktan ayrılıp, kâfir olana veya ana-babası müslüman olup da, kendisi müslüman olmayana mürted denir. Müslüman evladı oldukları halde, Müslümanlıktan haberleri olmadığından ve hiçbir din âliminin kitabını okumadıklarından ve anlamadıklarından, yalnız bir lutfe, bir teveccühe ve dünyalığa kavuşmak için ve akıntıya kapılmış olmak için, Müslümanlığı beğenmeyenler, ilerlemeye engel diyenler de mürteddir. Yeni müslüman olan kimsenin veya akıl-baliğ olan müslüman evladının, önce Kelime-i şehadet söylemesi, bunun manasını öğrenip inanması, sonra, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarında yazılı olan itikadı öğrenip, bunlara inanması, daha sonra da İslam’ın beş şartını ve helal-haram olan şeyleri öğrenmesi, bunlara inanıp uygun yaşaması gerekir. Bunları öğrenmek ve uymak gerektiğine inanmayan, önem vermeyen mürted olur. Yani kelime-i şehadet getirerek müslüman olduktan sonra, tekrar kâfir olur. Devamını oku SAHİH BİR İTİKAD NASIL OLMALI? amentü Din ve Inanc ehli sünnet itikadı hadisler ibadet iman iman esasları inanç esasları islam itikad itikad esasları Kur'an-ı Kerim Peygamber efendimize uymak Prof. Dr. Mehmet Soysaldı salih amel Sünnet sünnete tabi olmak İman, İslam binasının temelini oluşturmaktadır. İman olmadan hiçbir amel Allah katında makbul değildir. İslam'da ilk önce iman gelir. İman, her Müslümanın öncelikle sahip olması gereken bir özelliktir. Dolayısıyla Müslümanın en değerli varlığı imanıdır diyebiliriz. Çünkü insan, dünyada huzur ve saadete, ahirette ebedi mutluluğa ancak imanla kavuşabilir. Ancak, son nefese kadar imanı korumak ve ahirete bu imanla gitmek gerekir. İman ve inanç çok önemli olduğu için Kur'an'da, Mekke döneminde inen ayetlere baktığımızda, tamamen inançla ilgili prensipleri açıkladığını görmekteyiz. Mekke döneminde hüküm ayetlerinin çok az olduğu, hükümle ilgili ayetlerin genellikle Medine'de inmeye başladığı görülmektedir. Yani, ancak inançla ilgili prensipler açıklanıp da insanların zihinleri yanlış, batıl ve hurafe düşüncelerden temizlendikten sonra Medine döneminde ibadetlerle ilgili ayetler inmeye başlamıştır. Devamını oku HERŞEYDEN ÖNCE DOĞRU İTİKAD Bidat fırkaları ehli sünnet itikadı ehli sünnet vel cemaat iman iman esasları inkarcılar itikadı düzeltmek küfre düşmek küfür Sual Hangi hallerde Ehl-i kıbleye [namaz kılana] kâfir denir? CEVAP Din kitaplarında bildiriliyor ki 1- İmam-ı a’zam ve imam-ı Şafii, Ehl-i kıble olana kâfir denilmez buyurdu. Bu söz, Ehl-i kıble olan, günah işlemekle kâfir olmaz demektir. 72 fırka, Ehl-i kıbledir. İctihad yapılması caiz olan açıkça anlaşılamayan delillerin tevillerinde yanıldıkları için, bunlara kâfir denilmez. Fakat, zaruri olan ve tevatür ile bildirilmiş olan din bilgilerinde ictihad caiz olmadığı için, böyle bilgilere inanmayan, sözbirliği ile kâfir olur. Çünkü, bunlara inanmayan, Resulullaha inanmamış olur. İman demek, Resulullahın Allahü teâlâ tarafından getirdiği, zaruri olarak bilinen bilgilere inanmak demektir. Bu bilgilerden birine bile inanmamak küfür olur. Milel-nihal tercümesi 2- 72 bid'at fırkası, namaz kıldığı ve her ibadeti yaptığı halde, bir kısmı mülhiddir. Dinde icma ile bildirilen bir inanışı veya bir işi inkâr eden, kâfir olacağı için, La ilahe illallah Muhammedün Resulullah dese ve her ibadeti yapsa ve her günahtan sakınsa da, artık buna ehl-i kıble denmez. Hadika Devamını oku “Sizi boş yere mi yarattık?” ahiret ahiret inancı ahirete iman emir ve yasaklar emre itaat ibadet iman iman esasları islama girmek Bir arkadaş “ Hiçbir şey kendiliğinden olamayacağı için Allah’a inanıyorum, ama dinlere, peygamberlere, ahirete inanmıyorum” diyor. Buna ahiretin varlığını nasıl inandırabilirim? CEVAP Arkadaş sözünde samimi değildir. Çünkü Nasreddin Hocanın, doğduğuna inanıyorsun da öldüğüne niye inanmıyorsun dediği gibi, “Ben öğrenciyim ama, öğretmene, derse, imtihana inanmam denir mi? Ben kanuna inanırım ama, savcıya, mahkemeye inanmam denir mi? Devamını oku Sponsorlu bağlantılar Anket
iman esasları ile ilgili hadisler